Çin’in mevcut ekonomik durumunu, Türkiye ve Çin arasındaki iş birliklerini ve ikili ilişkileri değerlendiren Çin Başkonsolosu Wei Xiadong konuşmasında, “Bugünkü temamız, Çin’deki Fırsat Dünyası.
Geçtiğimiz yılda Çin ekonomisi 126 trilyon Yuanı yani yaklaşık 17.52 trilyon ABD dolarını aştı ve çoğu ekonomiden önemli ölçüde daha yüksek olan yüzde 5.2 ile bir büyüme oranıyla küresel büyümenin üçte birlik kısmına katkıda bulundu.
Bu yılın ilk çeyreğinde Çin’in gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) yıllık bazda yüzde 5.3, tüketim mallarının toplam perakende satışı yüzde 4.7, toplam ithalat ve ihracat yüzde 5 oranında arttı. Bu bahsettiğim veriler, Çin’in ekonomik toparlanmasının sağlam ve güçlü kalmaya devam ettiğini tam olarak göstermektedir.
Yeni endüstriler, yeni modeller ve yeni itici güçler, büyümeyi ve gelişmeyi hızlandırıyor. Çin ekonomisi oldukça dayanıklı, büyük bir potansiyele sahip ve uzun vadeli iyiye dair esaslarında bir değişiklik bulunmuyor.
“ÇİN PAZARITÜRKİYE’YE HER ZAMAN AÇIK”
Yüksek kaliteli kalkınmayı ve Çin tarzı modernleşmeyi ilerletmeye, Çin halkının daha iyi bir yaşam sürmesini sağlamaya devam edeceğiz. Çin’in kalkınmasının parlak bir geleceğe sahip olduğuna ve küresel ekonomik kalkınmanın en önemli motorlarından biri olmaya devam edeceğine dair güven ve kararlılığa sahibiz” ifadelerine yer verdi.
Türk yatırımcılara sağlanacak kolaylıklar konusunu değerlendiren Başkonsolos Wei Xiadong, açıklamasında Çin pazarının Türkiye ile ortaklıklara açık olduğunun altını çizerek, yatırımcı olmak isteyen tüm iş insanlarını memnuniyetle karşılayarak kolaylık sağlanabileceğini ifade etti.
“ÇİN EKONOMİSİNİN GÜVENİLİRLİĞİNİN SEBEBİ DÖRT REKABET AVANTAJINA SAHİP OLMASIDIR”
Çin Ekonomisinin küresel anlamda güven verici bir ekonomi olarak sınıflandırılmasında dört rekabet avantajına dikkat çeken Başkonsolos, “Çin ekonomisinin eşi benzeri olmayan dört rekabet avantajına sahip olmasıdır: İlk olarak sosyalist piyasa ekonomisinin sistem avantajı yer alıyor.
Çin, piyasanın kaynak tahsisinde belirleyici bir rol oynamasını kesin olarak garanti ederken, aynı zamanda hükümetin rolünü daha iyi kullanmayı ve piyasanın başarısızlıklarını etkin bir şekilde telafi etmeye de odaklanıyor. İkincisi, devasa ölçekli bir pazarın talep avantajı.
Çin’in kişi başına düşen gayri safi yurt içi hasılası 12 bin dolardan fazla ve orta gelir grubu 400 milyondan fazla kişiyi içeriyor. 2035 yılına kadar bu rakamın 800 milyona ulaşması bekleniyor, bu da büyük ölçekli, güçlü büyüme potansiyeline sahip bir iç pazar oluşturuyor.
TÜM ENDÜSTRİ KATEGORİLERİNE SAHİP TEK ÜLKE
Üçüncü olarak, tamamlayıcı endüstriyel sistemlerin bulunduğu bir tedarik avantajı. Çin, 666 küçük endüstri kategorisinden oluşan, Birleşmiş Milletler Endüstri Sınıflandırmasında listelenen tüm endüstri kategorilerine sahip tek ülke konumundadır. Sonuncusu ise, çok sayıda yüksek nitelikli iş gücü ve girişimci yeteneklerin avantajı.
Çin, dünyanın en büyük kamu eğitim sistemine sahiptir. Bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) mezunları sayısı dünya genelinde ilk sıradadır ve 2025 yılına kadar STEM doktora öğrencisi sayısının 77 binin üzerine çıkması beklenmektedir” dedi.
Çin’in dış ticarete açılma konusundaki eylemleri hakkında bilgi veren Başkonsolos Xiadong, “Çin, Küresel Kalkınma İnisiyatifi’ni önermek ve yüksek kaliteli ‘Kuşak Yol’ inşasını teşvik etmekle uluslararası ekonomik iş birliği için yeni bir platform oluşturuyor. Geçtiğimiz 10 yıl içinde, Çin ile ‘Kuşak Yol’ inşasına katılan ülkeler arasında 3 binden fazla somut proje gerçekleştirildi ve yaklaşık 1 trilyon dolarlık yatırım teşvik edildi.
“TÜRKİYE’Yİ HER ZAMAN ÇİN’İN EN ÖNEMLİ ORTAKLARINDAN OLARAK GÖRÜYORUZ”
Türkiye’yi her zaman Çin’in en önemli ortaklarından biri olarak görüyoruz. Şu anda, Türkiye’de faaliyet gösteren 1300’den fazla Çin şirketi bulunmaktadır ve toplam yatırım miktarı 3.2 milyar doları aşmaktadır. Aynı zamanda, birçok Türk şirketinin Çin’de başarı hikayeleri var. Örneğin, Burger King’in Çin’deki operasyonu Türk şirketi tarafından yönetilmektedir.
Şu anda Burger King’in Çin’de 1.500’den fazla restoranı var ve yatırımlarını sürekli artırıyor. Geçen Ekim ayında, Türk Keyvan şirketi, navigasyon veri tabanının geliştirilmesi konusunda Çin’in ticari uçak üreticisi COMAC ile iş birliğine vardı.
Böylece yüksek teknoloji ve dijital ekonomi alanlarında Türk şirketlerinin Çin pazarına girişi konusunda yeni yollar araştırıldı. Çin’in yabancı yatırımlara kucak açma politikası asla değişmeyecektir” dedi.
Başkonsolos ayrıca Türk şirketleri ile Çin arasındaki iş birliklerinin önemine vurgu yaparak, “Türkiye’deki Çinli şirketler, ikili pratik işbirliğinin meyvelerini toplamanın yanı sıra sosyal sorumluluklarını da ciddiye alıyor. Çinli Shanghai Electric Power Co tarafından yatırım yapılan EMBA Elektrik Üretim Şirketi, geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki meslek okullarını depreme karşı güçlendirme projesi için 2 milyon dolarlık bağışta bulundu. İstanbul Valisi Sayın Davut Gül bunu takdirle değerlendirdi” dedi.
İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, EMBA Elektrik Üretim Yönetim Kurulu Üyesi Mete Bülgün, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkan Vekili Ahmet Güleç’de toplantı katılımcıları arasında yer aldı. İş İnsanları Türkiye ve Çin arasında halihazırda var olan ticaretin ve gelecekteki ilişkilerin önemine vurgu yaptı. İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Ahmet Özer konuşmasında ticari ilişkilerin gelişmesinin yanı sıra Çin’in hem turizm hem de ticaret anlamında vize sorununa getireceği kolaylıklara dikkat çekti.
GÜNDEM
06 Aralık 2024SPOR
06 Aralık 2024GÜNDEM
06 Aralık 2024SPOR
06 Aralık 2024SPOR
06 Aralık 2024GÜNDEM
06 Aralık 2024GÜNDEM
06 Aralık 2024